Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 virüsü ne yazık ki Türkiye’de de artış göstermeye başladı. Ülkemizde ilk görülmeye başladığı 10 Mart’ta Sağlık Bakanlığı işi sıkı tutsa da sonrasındaki boş vermişlik ve halkın sorunlarına olan duyarsızlık nedeniyle ikinci dalganın önü alınamadı.
Şimdi koronavirüs salgınında resmen ikinci ve daha büyük dalgayla karşı karşıyayız. Ülkenin her tarafına virüs bulaşmış durumda. Adana’da da salgının maalesef geniş kesimlere yayıldığını söylemek zorundayız.
Hastaneler sıra savmanın derdinde. Doktorlar, hemşireler, sağlık teknisyenleri ve sağlık çalışanları ne yapacaklarını şaşırmış vaziyette. Bir taraftan vatandaşın canı için mücadele ederken diğer taraftan kendi sağlıklarını hiçe sayan sağlık çalışanlarının hayatlarını kaybettiğini görüyoruz.
Mevcut hastanelerin yetersizliği nedeniyle kapatılan hastanelerin elverişli hale getirilip sağlığa hizmet etmesi gerekiyor. Adana’daki hasta yoğunluğu nedeniyle yer bulamayan hastaların Adana Ruh Sağlığı Hastanesi’nde tedavi olmaya çalıştığını görüyoruz. Kentte virüs hasta sayısının günlük 200’leri geçtiği biliniyor.
Hastaneler arası ayrımcılığın olduğuna yönelik duyumlar ise işin başka bir olumsuzluğunu teşkil ediyor. Tüm hastalar ve hastaneler ile sağlık çalışanları ülke kaynaklarından, sağlık sisteminden eşit şekilde yararlanmalıdır.
Salgın şüphesi nedeniyle hastanelere başvuran vatandaşlarımıza hiçbir müdahalede bulunulmadan evlerine yönlendirilmesi salgının hangi boyutlara ulaşabileceğinin göstergesidir ve önümüzde korkunç bir bulaş riski bulunmaktadır. Özel hastanelerin covid-19 tanılı hastalardan fark ücreti alamadığı gerekçesiyle tedavi hizmeti sunmaması da ayrı bir handikaptır. Sağlık Bakanlığı özel hastanelerle anlaşma yapmalı, farklarını ödemeli ve vatandaşlarımız gittiği hiçbir hastaneden eli boş dönmemelidir.
Sağlık Bakanlığı, gerek Adana’da gerekse Türkiye’deki vakalarda şeffaf davranmalıdır. Halkın daha çok bilinçlendirilmesi için Adana’mızdaki tehlikenin boyutlarını anlatmalı, hastanelerdeki doluluk oranlarını kamuoyuna açıklamalıdır.
Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre Nisan ayında 1 milyon sağlık çalışanı içinde 7 bin 428 kişinin enfekte olduğu, bu rakamın ortalama vakalar içindeki oranının yüzde 6,5’e tekabül ettiği kaydedildi. Tabi Nisan ayından bu yana doktor, hemşire ve sağlık teknisyeni başta olmak üzere bir çok sağlık çalışanının covid-19 olduğu gerçeğini unutmamak gerekiyor. Hastanelerde kapasiteyi aşan hasta yoğunluğu hem vatandaşı hem de sağlık çalışanlarını olumsuz etkiliyor. Öyle ki; Adana’da hasta yoğunluğunu gözlemlemek mümkün. Neredeyse tüm mahallelerde son günlerde virüs nedeniyle vatandaşlarımızın hayatlarını kaybettiğini üzülerek izliyoruz. Her nedense Sağlık Bakanlığı veya İl Sağlık Müdürlüğü, salgın nedeniyle hayatını kaybeden vatandaş sayısını, sağlık çalışanlarını kamuoyuna açıklamaktan çekiniyor. Türkiye’de pandeminin görüldüğü 10 Mart 2020’den bu yana salgın nedeniyle 26 hekim olmak üzere toplam 52 sağlık çalışanının hayatını kaybettiğini göz önüne almak gerekiyor. Bizim elde ettiğimiz veriler böyle olmasına karşın Bakanlığın gerçek verileri açıklamasını da bekliyoruz.
Tüm olumsuzluklara rağmen vatandaşlarımızın salgından korunmak için azami önlem alması çağrısında bulunuyoruz. Biliyoruz, kabine tarafından başta ekonomik olmak üzere bir çok sorunla karşı karşıya bırakılan halkımız gerçekten büyük bir mücadele örneği sergiliyor. Kimi vatandaşımızın zorunlu olan maskeye ulaşımı bile oldukça güçken iktidarı oluşturanların ülkeyi güllük gülistanlık gösterme çabaları çok komik bir hal alıyor.
Vatandaşlarımızla el ele vererek umudu yükseltecek, salgının daha fazla can almadan ülkemizden silinmesi için hep birlikte mücadele edecek, AKP iktidarının günübirlik söylemlerle, sadece ve sadece uyarılarla savmaya çalıştığı bu süreci aklıselim ve kararlılıkla sona erdireceğimize inanıyorum.
Tüm vatandaşlarımıza sağlıklı, huzurlu ve umutlu yarınlar diliyorum.
Ayhan Barut
CHP Adana Milletvekili