Ölüm korkusu ile verilen tepki..
Bilhassa trafik kazalarında, sürücülerin son anda verdikleri tepki, hareket..
Sürücü, kontrolünden çıkan arabayı sanki kendi gücü ile düzeltecek gibi hareket yapar, kazadan önce veya ölmeden önce tüm gücünü hayatta kalmak için kullanır. Ekseri olarak trafik kazası yapan araçların direksiyonları yamuktur. Darbe ile değilse eğer, büyük ihtimalle o direksiyonu yamultan, sürücünün en sonki “can havli” ile yaptığı son harekettir.
Korku anında yaptığımız bu son hareket, insan gücünün kat kat üstündedir.
Çanakkale’de Seyit Onbaşı’nın normalde kaldıramayacağı gülleyi sırtlaması ve topa koyması da can havli ile yapılan bir iştir. Nitekim bazı kaynaklarda Seyit Onbaşı’ nın Çanakkale Zaferi sonrasında aynı gülleyi kaldıramadığı söylenir.
Onbaşıya o gülleyi sırtlatan manevi güç vatanın elden gidiyor olması ve vatan elden gittikten sonra yaşamanın bir anlamının kalmıyor olmasıdır.
Bu manada Türk Demokrasisinin de bir yekinişe, bir can havline ihtiyacı olduğunu savunagelmişimdir. Aslında bu yekinişi 23 Haziran 2019’da İstanbul seçmeni yerine getirdi. Şimdi ise tüm Türkiye seçmeni bu en sonki tepkisini yerine getirmelidir. Demokrasinin elden gitmesi de bir nevi vatanın elden gitmesi değil midir? Sahip olduğu demokratik kazanımları kaybetmek istemeyecek olan Türkiye seçmeni demokrasisine can havli ile sarılmalıdır.
İstanbul’da ezici bir terbiye ediş ile demokrasisine sahip çıkan seçmen ülke sathında da bunu yapacaktır.
Türk Milleti genetik olarak müktesep haklarından kolay vazgeçemeyen bir ırktır. Bu nedenle demokrasi adına elde ettiği kazanımların engellenmesini bir tehlike anı olarak görür ve can havli ile kazanımlarını korur.
Türk Demokrasisi açısından gidişat odur ki; demokrasimiz kafa kafaya çarpışmak üzere ve kazanın önlenmesi için Türk insanının ferasetine, can havline ihtiyacı var.