TEKALİF-İ MİLLİYE ve CORONA VİRÜS !

TEKALİF-İ MİLLİYE VE CORONAVİRÜS

Cumhurbaşkanı Erdoğan ın Karantina Günleri için açıkladığı destek paketinden Halka, esnafa,vatandaşa yeterli destek çıkmamasının tartışması sürerken Belediyelerin elinden alınan yardım kampanyaları, tartışmaları iyice alevlendirdi.

Yasal altyapısı bulunan ve yerel yönetimlerin “Bağış” toplama yetkisinin gasp edildiğini savunan muhalefet ve belediyeler bu süreçle engellenirken Cumhurbaşkanından gelen, Tekalif-i Milliye emirleri sözleri tartışmayı iyiden iyiye alevlendirdi.

Bugün ki tartışmalara konu olan Tekalif-i Milliye Emirleri nedir?

Büyük Millet Meclisi 5 Ağustos 1921’de çıkardığı bir kanunla yetkilerini ve Başkomutanlığı üç ay süreyle Mustafa Kemal Paşa’ya devretti . 7–8 Ağustos 1921 yılında  Atatürk’ün orduyu güçlendirmek için yayınladığı 10 maddelik Tekâlif-i Milliye Emirleri, günümüz Türkçesiyle “Milli Vergi” ya da “Ulusal Yükümlülükler” anlamlarına geliyor. Bu emirler sayesinde imkanları kısıtlı olan ordunun taşıt, araç ve gereç bakımından gücünün arttırılması, yiyecek ve giyeceğinin temin edilmesi sağlanmıştı. Halk Tekâlif-i Milliye Emirleri ile birlikte halk, maddi ve manevi bütün kaynaklarıyla Kurtuluş Savaşı’na katılmaya çağrılmış ve böylece Türk ordusunun ihtiyaçları karşılanmıştı. Bu emirler sayesinde bütün ülke, gelecekteki zafer için olağanüstü bir seferberliğe davet edilmiş ve millet ile ordu el ele vererek topyekûn bir savaşa başlamıştı.


7–8 Ağustos 1921 yılında yayınlanan 10 maddelik Tekâlif-i Milliye Emirleri şöyleydi:

  1. Her ilçede bir tane Tekâlif-i Milliye Komisyonu kurulacak.
  2. Halk, elindeki silah ve cephaneyi 3 gün içinde orduya teslim edecek.
  3. Her aile bir askeri giydirecek.
  4. Yiyecek ve giyecek maddelerinin yüzde 40’ına el konacak ve bunların karşılığı daha sonra geri ödenecek.
  5. Ticaret adamlarının elindeki her türlü giyim eşyasının yüzde 40’ına el konacak ve bunların karşılığı daha sonra geri ödenecek.
  6. Her türlü makineli aracın yüzde 40’ına el konacak.
  7. Halkın elindeki binek hayvanlarının ve taşıt araçlarının yüzde 20’sine el konacak.
  8. Sahipsiz bütün mallara el konacak.
  9. Tüm demirci, dökümcü, nalbant, terzi ve marangoz gibi iş sahipleri ordunun emrinde çalışacak.
  10. Halkın elindeki araçlar bir defa olmak üzere 100 km’lik mesafeye ücretsiz askeri ulaşım sağlayacak.

Tekalif-i Milliye, Mustafa Kemal in “Bedeli zaferden sonra ödenecektir” diye yazdırdığı , Sakarya Savaşı öncesinde 7-8 Ağustos 1921’de “Tekalifi Milliye Emirleri” yani Milli Vergi Emirleridir. Bağımsızlıktan sonra 12 Nisan 1923’de 327 sayılı kanunla, toplanan yardımların değeri olan 6 milyon 3 bin 663 lira yardımı yapanlara geri ödenir

İktidarın “Bağış Kampanyasını” “Tekalif-i Milliye Emirlerine” benzetmesine istinaden birkaç yorumda yapayım.

Öncelikle konunun çıkış noktası olan; Belediyelerin anayasadaki yardım toplama  haklarının ellerinden alındığı düşüncesi ile başlayalım.  Valiliklere ve dolayısı ile Cumhurbaşkanlığına “Tek Elden” yardım toplama kararındaki gerekçe çok sığ kalmaktadır. Yardımın kimin tarafından toplandığının önemli olmadığı bu günlerde bağış yapacak insanların da bölünmesine yol açmak halka zarardır.

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ün  neredeyse kurtuluş savaşı ve Cumhuriyet dönemi uygulamalarının tümüne karşı çıkan iktidarın, kendi uygulamalarına can simidi aradığında yine Atatürk ün yaptığı uygulamalara sarılması da enteresandır.

Ayrıca toplumun vatandaşı rahatlatacak bağışlarda dahi politik olarak bölünmesinin kime faydası olacaktır. Muhalefet, Cumhurbaşkanlığının her uygulamasına amenna demek, desteklemek zorunda da değildir. Her parti ve Liderin Ülkesine yardım etme yöntemi farklıdır. Esas olan yasalar çerçevesinde vatandaşın ihtiyaçlarının giderilmesidir. Bunu; hükümet, yerel yönetim, partiler kendi bütçesi ile yapma yetkisini anayasadan alır.

Son Olarak Tekalif-i Milliye Esnasında ülkenin durum ne idi onu da netleştirirsek aradaki farkı anlamak için çok yüksek bir eğitim seviyesine gerek olmadığını anlarız.

Bugün 100. yılına yaklaşan Kökleri 16 Büyük İmparatorluğa dayanan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, dünyanın her yerine, din,dil, ırk farkı, zengin ülke, fakir ülke ayrımı yapmadan yardım eden tek ülkeyiz. 4 kıtada 60 kadar ülkede, Okul, Hastane, Kreş, Cami, Park, Yol, Köprü, Sağlık yardımı , Eğitim desteği gibi Her türlü  yardımı yapan tek ülke durumundadır. (www.tika.gov.tr). Ayrıca Türkiye içinde eskisi dururken yenisi yapılan devlet binaları, sarayları, uçakları, araç filoları ile dünyada birçok ülkede olmayan bir donanıma sahiptir!

Üç ay öncesine kadar; 9 Yılda 5 Milyon Suriyeliye 45 Milyar Dolar (Bugün toplanan bağış Miktarının 250 Katı) yardım yaptığını ve gerekirse bir bu kadar daha yapacağını söyleyen, Hiç kullanamayacağı S400, Patriot gibi sistemlere onlarca milyar doları verdim gitti diye ödeyen, garantili işletme sistemi ile her yıl yollara köprü ve tünellere maliyetinin onlarca katı ödemeler yapan Türkiye Cumhuriyeti Devletinden, Atatürk ün Tekalif-i Milliye Emirlerini örnek gösterip yardım toplayan Devlete dönüşmek…!

Tekalif-i Milliye Emirleri esnasında ülke ne durumdaydı..

-Atatürk bu emirleri yayınladığında Türkiye Cumhuriyeti henüz devlet değildi.

Atatürk ün elinde kasası olan ve yüzyıllık bir devleti yoktu.

-Atatürk ün elinde Osmanlıdan kalan tek işletme yoktu.

Atatürk ün kurduğu meclisin tek kuruş geliri yoktu.

-Atatürk ün Meclisi kurduğunda Ankara dışından top sesleri geliyordu.

Atatürk işadamlarına tüccarlara iş ve ihale vermiyordu..

-Atatürk gıda, sağlık, eğitim, imar yardımı yapacak durumda değildi.

Atatürk zengin ülkelere savaş esnasında destek olmadı.

VE … Büyük Taarruz için; Tekalif-i Milliye ile 1 ayda toplanan her kuruş, silah, mühimmat, yiyecek, giyecek, hayvanlar, ulaşım araçları bugünkü Türkiye Cumhuriyeti Devletinin temelini oluşturmuştur.

Atatürk, Büyük Taarruza kadar resmi bir rütbesi olmadan TBMM nin 3 aylığına verdiği Başkomutanlık yetkisi ile Tekalif-i Milliye Emirlerini uygulatmış, Bir ay sonra Büyük Taarruzla ülkenin kaderini değiştirmiştir. Ulu Öndere ; Büyük Taarruzdan sonra Mareşal ve Gazi Ünvanı verilmiştir. Halkına ve Vatanına verdiği her sözü uygulayan Ulu Önder Atatürk, Halktan aldığı tüm yardımları 12 Nisan 1923 te kuruşu kuruşuna ödemiştir.

Bu iki vakayı yazdım. Ulu Önder in “Türk insanı Zekidir, Türk İnsanı Çalışkandır.” sözüne istinaden; o günün şartları ve yönetimi ile bugünün yönetimi ve şartlarını karşılaştırıp farkları siz bulun. Resmi gösterdim. Arasında kaç fark var. Kaç benzerlik var siz tespit edin.

Uğur AKPOLAT

Yapılan Yorumlar
Bir Yorum Yapın