Adana Hastanelerinde uzun süredir, COVID hastaları yer olmadığı için evine gönderiliyor.
Sorun evlerine gönderilmelerinde değil devamında başlıyor.
Sağlık sistemi ve bu sistemi yönetenlerin vatandaşa bakış açısı hasta olduğunda daha net ortaya çıkıyor.
Yaklaşık 10 gündür COVİD hastası olan ailemizden ve çevremizden birçok kişinin (9 covid hastası ve test veren 12 kişinin yaşadıklarını görüştük) 10-15 gün geçmesine rağmen, hasta takip, filyasyon ve ilaç teminlerindeki sıkıntıyı gördük
Kendi iradesi ile tedbiren teste gidenlerin test sonuçları bir haftayı bulanlar var.
Bazı hastane personelleri hastanelerinde ilaç temininde müthiş zorluklar yaşarken, Şehir hastaneleri personellerinde bu sıkıntının olmadığı beyan ediliyor.
Şehir hastanelerinde normal süresinde çıkan sonuçlar, diğer hastanelerdeki sağlık personellerinin tahlilleri dahi normal vatandaşın arasında değerlendiriliyor.
COVID-19 uygulamalarında; hastaneden hastaneye değişen uygulamalar, hastaneler arasında ayrımcılık mı yapılıyor dedirtiyor.
Bazılarında kaybolan, tekrar tekrar alınan testlere rastlanırken, Şehir hastanesinde bu sorunlara rastlanmıyor.
Aynı şekilde Şehir hastanesinde ilaçlar hızla sağlanırken diğer hastanelerde ilaçlara ulaşmak mucizelere kalıyor.
Hastanelerde bazı bölümler (Örneğin Kalp Damar Cerrahisi) Bir personelin hastalanması nedeniyle 15 gün kapatılıyor. Bu durumda o bölümün hastaları zor durumda hastane hastane dolaşıyorlar.
Bir zamanların büyük bölge hastanesi onlarca şehre ve hastalarına hizmet veren Balcalı refüze edilmiş durumda.
Sonuç olarak testler için hastanelerde aşırı yığılmalar ve tedbirsiz kalabalıklar oluşuyor.
Bu konu da maalesef;
TEDBİR SIFIR, HASTA DESTEĞİ SIFIR.
Ayrıca Covid teşhisi veya şüphesi ile yatırılan hastaların sadece hastane yiyeceklerine mahkum olmasıdır.
Mahkum diyorum, çünkü ; ağır ilaçlara maruz kalan, dirençleri arttırılması gereken hastaların beslenmeleri tam bir facia.
Genel de, sabah hazır paketlerde 10-15 gramlık üç ürün ve bir dilim ekmek, öğlen akşam ise 3-5 kaşıktan oluşan yemeklerle geçiştiriliyor.
Enteresan işlere rastlanıyor; kapaklı köpük tabakların üst kapağı kopartılıp kahvaltı dağıtımında, alt 3 gözden oluşan 3 er kaşık almayan diğer tarafı diğer öğünde kullanılıyor.
Evinde ağırlaşan hastalar hastaneyi aradıklarında hastaneye davet ediliyor ancak; hastaneye nasıl gidecekleri, nasıl korunacakları, hastalığı yayma tehlikelerini önemsenmiyor.
Hastalar, virüsü yayma riskine rağmen, Allaha emanet otobüs, dolmuş veya özel araçları ile ulaşmaya çalışıyorlar.
Bu sistemde; Hasta olmamak mümkün değil,
Hastalığı atlatmak mucizelere kalıyor.
Uğur AKPOLAT